8 Temmuz 2014 Salı

Yaz Tatili Yaz Tatili :))

Didoşum,
Fotograf makinem bozulduğu için çok fotoğrafın yok şu aralar.. Yaz tatili malum. Senin tatilin benim sana şöförlük yapmamla geçiyor. Kampa gitmek istiyorsun, gidiyoruz, Karaburun'a gidelim diyosun gidiyoruz.. :) Dalıp çıkıyorsun artık. Hatta seni tüple daldırmayı bile düşünüyorum :)
An itibariyle ben İstanbul'dayım. Iş toplantısı. Sen de babaanne ile beraber Karaburun'dasın. Haftasonu boyunca bana "Ne zaman gidiyosun, gitsene artık" dedin.. Ben de sana "3 gün sonra özleyeceksin, görürsün gününü" dedim :)







16 Haziran 2014 Pazartesi

Yeni Böbrek & Yeni Hayat...

Derlerdi hep, duyardım "Organ Nakli Hayat Kurtarır" diye.. Anladım şimdi ne olduğunu, ne demek istediklerini. İnsanın başına gelmeyince anlamıyormuş hiç..

Neredeyse 1 sene oldu benim böbreğim adres değiştireli. Sen şimdi onu seviyor, kimi zaman onunla konuşuyorsun. Su içmek istemediğin zamanlarda "Geri ver o zaman böbreğimi" dediğimde, "hayııırr, o artık benim" diyorsun.

İşte şimdi sana bu sene neler olduğunu anlatacağım..
Hastaneden çıktıktan sonra 3 ay ev hapsi yaşadık. Sen hastalanma diye. Sonrasında okula gitmen mümkün olmadığından öğretmenin Mehtap Dinçer, her gün bize geldi. Evde eğitim aldın bu sene.. Çok çalıştın, çok yoruldun ama sınıfını geçmeyi başardın..


Ben seninle daha çok vakit geçirebilmek için 5 yıldır çalışmakta olduğum Avery Dennison firmasındaki işimden ayrıldım. Mart ayından beri de Cem Abi'nin firmasından Sosyal Medya Uzmanı olarak çalışyorum. Cem Abi, Deva'nın babası. Biliyorsun :) Kimi zaman evde, kimi zaman ofisteyim. Sen neredeysen ben oradayım yani..

Anneler gününde okulun, Mavişehir İlköğretim Okulu, öğretmenin, okul aile birliğin, sınıfındaki veliler..... beni yılın annesi seçtiler.. Çok onur duydum, duygulandım..



3 aydan sonra maskeli olarak sokağa çıkmaya başladın. Kalabalık olmayan saatlerde, kalabalık olmayan yerlere götürdük seni hep. Ameliyatın 6. ayını doldurup da, doktorundan gerekli izinleri aldıktan sonra Sakız ve Midilli'ye gittik beraber. Midilli gezimiz 3 gündü. 1.5 gününü sen hastalandığın için otel odasında geçirdik ama olsun, gittik mi gittik işte :)




Bu gezmelerde yaptığımız antrenman sonrasında senin de sağlık durumunun iyi olması ve doktorunun izin vermesi sebebiyle Afi ve Sermet'in ayarlamış oldukları "Gezme Vapuru" ile bir haftalık bir seyahate çıktık.  Bu seyahate ilişkin senin ağzından yazmış olduklarımı dayının gezi sitesinde paylaşıyoruz.

http://www.gezmekguzel.com/tag/didenin-gezi-vapuru/

Bu geziden o kadar keyif aldın ki, Afi ve Sermet bu sefer de Eylül ayı için başka bir tur ayarladı. Bir de ona gideceğiz inşallah.
Sağlığın müsaade ettikçe ve sen kendine güzel baktıkça gezeceğiz bebeğim. Yapamadıklarımızın acısını çıkaracağız hep beraber..
Önümüzde çok uzun bir yaz var.. Çok yoğun. Mesela dün Karaburun'dan geldik, yarın Denizatı Hipokamp'a gidiyoruz :)) Saat gece yarısı oldu, sen hala heyecandan uyuyamadın :))
Seni çok seviyorum bebeğim, melek yüzlüm...


21 Temmuz 2013 Pazar

İşte şimdi hayatımızın dönüm noktasındayız. 01/07/2013 tarihinde İzmir Tepecik Eğitim ve araştırma hastanesine yattık ve 15/7/2013 de benim böbreğimin biri sana takıldı. şu anda hala hastanedeyiz. Yavaş yavaş kendimizi topluyoruz.. Hatta gazete ve TV'lere haber bile olduk :)
İşte linkler burada.. Seni çok çok seviyorum :)

http://yasam.bugun.com.tr/iste-aile-olmak-bu-haberi/726841

http://tvarsivi.com/player.php?y=36&z=2013-07-20 18:34:00

http://www.youtube.com/watch?v=WtKMJtMK9GY

Umuyorum böbreğim sana uğur getirir, umarım uzun uzun zaman taşırsın böbreğini, inşallah uğur ve sağlık getirir... Hayatının sonuna kadar sorunsuz taşı inşallah böbreğini canım yavrum...




26 Nisan 2011 Salı

Ilk Askin

Henüz havalar tam ısınamadığı, grip vs'nin çok yaygın olması ve senin de henüz mevcut soğuk algınlığını tam atamamış olman sebebiyle subattan beri okula devam edemiyorsun.
Sabah seni Afi'ye götürüyordum. Okulunun önünden geçerken öğretmenine rastladık. Sen de arkadaşlarını görmek istedin. Haftalardın sayıkladığın Yakut isminde bir arkadaşın var okulda. koşa koşa onun yanına gittin, cebindeki tek şekeri ona verdin, biraz arkadaşlarınla sohbet ettin ve okuldan ayrıldık.  Yolda bana "Anne ben büyüyünce Yakutla evlenebilir miyim?" diye sordun. Ben de tabii dedim. "ama annecim, ben evlenince başka eve gitmicem, sizin yanında oturacağım" dedin. ben de sana ne benim ne de babanın annelerimizle oturmadığını izah ettim. Bunun üzerine sen de "Ama daha benim büyümeme var di mi?" dedin. Benden "evet, daha çok var" cevabını alınca, "Yakut'un da büyümesine daha çok var di mi anneciğim?" dedin. Ben seni onaylayınca da "e tamam o zaman" dedin :)))

Sık sık arkadaşlarını, okulunu ne kadar özlediğini söyüyorsun bana.  Ancak henüz sağlığına tam anlamıyla kavuşamadığın için biz de seni okula yollayamıyoruz. Mayısın 13'ünde işitme kaybın için kulağında cihaz denemesi yapılacak. bundan sonra işitme cihazı takman çok olası. Ama olsun. Yeter ki sen bizi anla, sosyalliğinden, arkadaşlarınla iletişimden birşey kaybetme.. Evet, cihaz takmak seni arkadaşlarının arasında biraz zorlayacak. "haylaz" arkadaşların bunun için seninle dalga geçecekler ama biz hazırız bunları göğüslemeye kuzum. Seni de hazırlıyoruz hiç merak etme.  Bana hep "hastane insanı büyütüyor" demişlerdi. Evet hakikaten yaşından beklenmeyecek seviyede olgunsun... Anlatılan herşeyi gayet rahat ve iyi anlıyorsun..
Yeter ki olaylar sana izah edilsin..Biz de elimizden geldiğince herşeyi senin anlayabileceğin düzeye indirip anlatıyoruz. İnşallah bu yaptıklarımız ileride geri tepmez ama seni çok hem de çok seviyor ve incinmeni istemediğimiz için böyle davranıyoruz.

Asu İzmir'e taşınıyor Perşembe günü. O yüzden sen de Afi ile beraber onun evinde hummalı çalışmalar yapıyorsunuz. Ustalarla, temizlikçilerle uğraşıyorsunuz.. Sonra da hepsini gelip bir güzel bana rapor ediyorsun :))






son aylarda çekilmiş birkaç fotonu ekliyorum.. Yine gelişmelerden seni haberdar edeceğim hiç merak etme :)))  Aaa, bu arada söylemeyi unuttum. Bundan bir kaç ay önce makası alıp kendi saçlarını kestin.. Şimdi de kısa saçlı bir hatusun. Arka da kuyruğun var. Baban o kuyruğa sinir oluyor. Her seferinde sana "keselim şunu çok çirkin" diyor. Sen de "beğenmiyorsan bakma baba!!" diyosun :)))
Seni çooookkkkk seviyorum, çooookkk seviyorum, çooookkkkk seviyorum, çok seviyorummm...

21 Mart 2011 Pazartesi

ne kadar çok olmuş buraya yazmayalı.. bu yazmadığım süre içinde neler oldu bir bakalım:

hastalığın hala aynı yerinde. olabildiğince geriledi, ama yok olmuş değil. doktorların "remisyon" dedikleri evredeyiz. Prof. Sevgi Mir takip ediyor hastalığını. Bu seviyeyi koruduğumuz müddetçe, yani kötüye bir gidiş olmadığı müddetçe 3-4 ayda bir hastaneye rutin kontrole gidiyoruz. Babanın ve benim dokularımız uyumlu çıktı ama bir nakil durumunda kadavrayı tercih edecekler. Şu anda günde 500mg coenzymQ10 kullanıyorsun. homeopathy yardımı alıyoruz. bunun dışında destek amaçlı başka ilaçlar da kullanıyorsun..

Okula başlamıştın bu eylül ayında ancak şu aralar kulaklarınla ilgili ciddi sorunlarımız olduğu için okuldan almak zorunda kaldık seni. bakalım havalar ısınınca neler olacak.

Yine yazıcam söz veriyorum :D

seni çok hem de çok seviyorum...

6 Ekim 2009 Salı

kuzum...
Şu anda işteyim. Sen ise ananen & asu ile beraber sokaklarda. aşağı yukarı bütün yazı Karaburunda ve kampta geçirdin. Tabii ki periyodik aralıklarla hastane ve doktor ziyaretleri de yaptık. Hastalığında henüz bir düzelme yok. Amerika'ya yolladığımız kan tahlilleri sonucunda hastalığının genetik olduğu çıktı. Mitekondrial miş. Yani kaçınılmaz sonumuz nakil. Ama ne zaman belli değil. Şu anda bekleme aşamasındayız. Bekliyoruz, böbrekleri iflas etsin diye. Geçen hafta doku tipi testi yaptırdık. Baban ve benden alınan kanlar seninle karşılaştırılacak. Bakalım uyum var mı yok mu diye..Bekliyoruz yani kuzucum.. Gözünün içine bakıyoruz resmen. Çok iyi öğrendik bu hastalıkla hayatın ne kadar kısa ve kızgınlıklar, egolar, hırslar vs. için çok ama çok anlamsızlaştığını..
Böbreklerin fonksiyonunu hala yerine getiriyor. bir yığın koruyucu ilaç alıyorsun. Hastalığın sebebiyle seni okula falan da göndermiyoruz. Yani bütün gün anane veya babanenedesin.
Seni çok seviyor ve her gün dua ediyoruz.
bitanemsin..

10 Temmuz 2009 Cuma


Yedi ay oldu bu garip hastalıkla boğuşmaya başlayalı.. Klinik verilerinle görünüşün birbirbirini tutmuyor ve bu yüzden de doktorlarlar ne yapacaklarını, nasıl yapacaklarını bilmiyorlar. Birinci biyopsinde böbreklerinin %15 i ölüydü. Mayıs ayında yapılan 2. biyopsinde ise bu oran %75e çıktı. Hastalığının bu acayip hızlı ilerleyişi başta doktorumuz Sevgi Mir olmak üzere herkesi çok şarşırttı ve üzdü açıkçası. Şu durumda böbrek nakline doğru yol alıyoruz gibi görünüyor. Kullandığımız endoxan akyuvar sayını çok düşürdüğü için kesildi 7. haftada. ŞU anda gün aşırı 2 adet kortizon, delix, balık yağı, sitraks falan gibi ilaçlar kullanıyorsun. elimiz kolumuz bağlı, senin vücudunun vereceği tepkileri bekliyoruz. Ama bunca zamandır hiç iyiye giden bir tahlilin olmadı. dün yaptırdığımız tahlil sonuçların da kelimenin tam anlamıyla kabus gibiydi. Sevgi hoca deneme aşımasında bir ilaçtan bahsetti. Bugün bir reçete yazılacak ve yeni bir ilaca başlayacağız. Bu arada baban Tayvan'dan "red reishi mushroom" diye bir ilaç getirdi. Yüksek protein üriyi düşürücü bir etkisi varmış yaptığım araştırmalara göre. Sevgi Hocayla görüştük bu durumu bu mantarı sende kullanabileceğimizi söyledi. Başladık dün. Bakalım ne olacak.. Off kuzum, offff... ömrümden ömür geçti, hepimiz çok yorulduk, çok üzüldük.... Lütfen artık bişey olsun.. bir iyileşme olsun...

Yorgunuz bebeğim... Hem gönlümüz, hem beynimiz... İyileş lütfen artık...